Her yıl hektarlarca orman; yangınlara, rant projelerine, endüstriyel hayvancılığa, kaçak keresteciliğe, kanun dışı çıkan yönetmeliklere feda ediliyor. Oysa ormanlar, gezegenimizin akciğerleri, barındırdıkları zengin biyoçeşitlilikle, karbon yutağı olma özelliğiyle vazgeçilmez, eşsiz ekosistemler! Her yıl ormanların önemine yönelik farkındalık yaratmak için kutlanan 21 Mart Dünya Orman Günü’nde sana bir çağrımız var: Doğayı sev, ağaca sarıl, “Ormanlardan Elini Çek” kampanyasını imzala: Change.org/OrmanlardanEliniCek

Türkiye’de Akdeniz bölgesinde çıkan orman yangınları sebebiyle 2012 ve 2020 yılları arasında ortalama 9 bin 700 hektar, 2020 yılında 21 bin hektar, 2021 yılında ise 170 bin hektarlık ormanlık alan kaybedildi. Bilim insanları iklim krizinin etkileri derinleştikçe orman yangınlarının sayısının ve şiddetinin artacağını söylüyor.

Orman Kanunu’nun 16., 17. ve 18. maddeleri nedeniyle yok edilen ormanlık alan miktarı ise her yıl ortalama 38 bin hektar. Yeni çıkan yönetmelik değişiklikleriyle birlikte her gün daha da fazla alan orman statüsünden çıkarılıyor, madenciliğe açılıyor, kamu yararı adı altında talan ediliyor.

Büyük yazar Yaşar Kemal’in de dediği gibi, “Her orman yasası çıktıkça, ormanlar biraz daha yakılıyor, daha batıyor.”

Orman Ne Değildir?

Ormanları korumak için öncelikle  orman ne değildir,  belki de onu tanımlamak gerekiyor. Ormanlar kereste kaynağı değildir, maden yuvası değildir.  Ormanlar ağaç tarlası, orman toprağı da tarım toprağı değildir. Prof. Dr. Hikmet Birand’ın da dediği gibi, “Bu toprak değil, … yapısı, dokusu, bileşimi bambaşka bir şey. … Sanki bir hayvanat bahçesi, binlerce, milyonlarca hayvanın yuvasıdır. …. Orman, toprağını da kendini de kendi yaratan bir varlıktır. … Orman varlığı içine karışan her canlı, her şey bu organizmanın organıdır.” 

Karaların üçte birini kaplayan, karasal biyoçeşitliliğin yüzde 80’ine ev sahipliği yapan ve karbon yutağı olarak iklim kriziyle mücadelede de oldukça önemli bir yeri olan ormanlar dünyadaki en değerli ekosistemlerdendir.

Küresel sıcaklıklar gün geçtikçe yükselir, ekstrem hava olaylarının şiddeti ve sayısı artarken bilim insanları iklim krizi ile mücadele ve ekosistemlerin kendilerini yenileyebilmeleri için en geç 2030’a kadar orman alanlarımızın en az %30’unun koşulsuz koruma altına alınması gerektiğini söylüyorlar. Fakat ne yazık ki Türkiye 26. Taraflar Konferansı’nda ormanların korunmasına yönelik verilen taahhütleri yerine getirmiyor, iklim politikalarına ormanları dahil etmiyor, orman yangınlarına yönelik bir acil eylem planı hazırlamıyor; orman kanunu ne yazık ki ormanları korumuyor.

Daha yeşil bir gelecek için sen de Orman Kanunu’nun ormanların yapılaşmaya ve maden faaliyetlerine açılmasına izin veren maddelerinin değiştirilmesi, özetle “ormanları GERÇEKTEN koruyacak bir orman kanunu” talebiyle Change.org Türkiye’de 50 kurum tarafından başlatılan  #OrmanlardanEliniÇek kampanyasını imzala: Change.org/OrmanlardanEliniCek

“İşte insan ne zaman ormanda hayatı yaratan sihirli kudretin işliğini görür gibi olursa, orman da insanın şerrinden o zaman kurtulur.”

Diğer orman kampanyalarını desteklemek için: Change.org/orman